Türk Ceza Kanunu’nun 6. bölümünde, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlığı adı altında düzenlenen suçların ispatı diğer suçlara oranla daha zordur. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarla ilgili davalarda, mağdurun beyanları üstün tutulabilmektedir.
Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar Nelerdir?
Türk Ceza Kanunu’nun 6. bölümünde cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlığı altında, aşağıda belirtilen maddelerde düzenlenmiştir.
- Çocukların cinsel istismarı 103. madde
- Cinsel taciz 105. madde
- Cinsel saldırı 102. madde
- Reşit olmayanla cinsel ilişki 104. madde
Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, nitelikleri gereği mağdur ile fail arasında herhangi bir tanık bulunmadan gerçekleşmektedir. Bu nedenle cinsel suçlarda Yargıtay uygulaması sırasında belirli koşullara bağlı olarak mağdur beyanı diğer delillerden üstün tutulmaktadır. Halk arasında “mağdurun beyanı esastır” olarak bilinen bu ilke cinsel suçlarda ispat sorunu çözümü için geçerli olan delillerden biridir. Ceza hukukunda cinsel suçların ispatı için kullanılan üç tür delil türü bulunmaktadır;
- Belge delili: Yaşanan olayın bir nesnenin üzerine aktarılması (yazılan bir mektup)
- Beyan delili: Tanık, mağdur ve sanık beyanı
- Esas olaya bağlı yan deliller (dna örneği, kan lekesi ve dinleme kayıtları vs gibi tıbbi deliller)
Dava sırasında dosyadaki tüm deliller ve mağdurun beyanı göz önünde bulundurularak bir karar verilmektedir. Mahkemeye mağdurun beyanının doğru olmadığına dair deliller sunulsa da mağdur beyanına üstünlük tanınmaktadır. Cinsel suç davalarında mahkeme, delilleri vicdani delil sistemine göre değerlendirir.
Cinsel Suçlarda İspat Sorunu Nedir?
Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda olay gerçekleştiği sırada bir çok kez tanık bulunmamaktadır. Bu durum ispat konusunu zorlaştırmaktadır. Başkaca delil toplama olanağının olmaması, tanık bulunmaması, mağdur beyanının üstün tutulmasını sağlamakta, ceza hukukunun evrensel ilkesi olan “iddianın ispatı” yerine “savunmanın ispatı” külfetini getirmektedir.
Bu nedenle cinsel suç davalarında mağdur beyanı son derece önemli bir delildir. Ancak mağdur beyanı esas olarak kabul edilse de mağdurun çelişkili beyanları varsa titiz bir çalışmayla ortaya çıkarılmalı, mağdurun çelişkili ve soyut ifadesiyle yetinilmemesi gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.
Cinsel Suçların İspatında Hangi Kriterler Önemlidir?
Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar arasında sayılan cinsel istismar, cinsel taciz, cinsel saldırı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarının ispatında önemli olan kriterler şunlardır;
1- Cinsel dokunulmazlığa karşı suçların ispatında dikkate alınan en önemli kriterlerden biri mağdurun şikayetini dile getirme süresidir. Suçların bazılarında süre konusunda herhangi bir kısıtlama olmasa da özellikle cinsel taciz suçunda mağdurun en kısa sürede şikayetini dile getirmesi çok önemlidir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi bir kararında, katılanın olayların üzerinden uzunca bir süre geçtikten sonra cinsel saldırıya uğradığı yolundaki iddiasını doğrulayan delil elde edilmemiş bulunması bozma nedeni yapılmıştır.
2- Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda mağdur ile sanığın arasında bağlantı olup olmadığı, iletişim kurulup kurulmadığı kastı belirleme açısından önem taşımaktadır. Taraflar arasındaki mesajlaşmalar dahil tüm iletişim kayıtları getirtilmeli, mağdurun beyanının inandırıcılığı, iletişim kayıtlarıyla uyumluluğu araştırılmalıdır.
3- Cinsel istismarın kanıtı ve basit cinsel saldırının kanıtı gibi cinsel suç davalarına ilişkin konularda dikkat edilen bir diğer önemli nokta ise mağdurunun beyanının teknik delillerle çelişmemesidir. Mağdurunun beyanının görüntü kayıtları, raporlarla, baz istasyonları, iletişim kayıtları gibi teknik delillerle çelişmesi durumunda beyanının önem derecesi düşecektir. Yargıtay 14. Ceza Dairesi bir kararında, düzenlenen raporda mağdurede livata bulgusu tespit edildiğine işaret edilmiş, bu delilin önemine vurgu yapılmıştır.
4- Mağdurun yaşanan olayları yaşamın olağan akışına ve mantığa uygun anlatmaması veya verilen ifadenin çelişki içermesi durumunda mağdurun çelişkili beyanları inandırıcı olmaktan uzaklaşacak, ifadesini itibarsızlaştırabilecektir.
Y. 14. CD, bir kararında, “Mağdurenin kollukça alınan ifadesinde, savcılıkta ve adli görüşmeci huzurunda verdiği ifadelerin çelişkili olması karşısında şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle, çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini kanuna aykırıdır.” demiştir.
5- Mağdur ile sanık arasında bir sorun ya da husumet bulunup bulunmadığı delillerin değerlendirilmesinde dikkate alınabilecektir. Zira bir husumetin varlığı halinde belirtilen husumet nedeniyle, adeta intikam almak amacıyla şikayette bulunulduğu savunması yapılabilecek, husumet olmadığı halde şikayette bulunulursa ve başka delillerle aksi ispatlanamazsa mağdurum beyanı ön plana çıkacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir kararında, “Üç aydır kira meselesi yüzünden konuşmadıkları anlaşılan katılanın olayların üzerinden uzunca bir süre geçtikten sonra kayınlarını çağırarak olayı anlatıp ardından da jandarmaya müracaat ederek nitelikli cinsel saldırıya uğradığı yolundaki iddiasını doğrulayan delil elde edilmemiş bulunması, sanığın atılı suçları işlediğini şüphe boyutunda bırakmaktadır. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanığın beraatine hükmolunması gerekmektedir.” demiştir.
6- Mağdurun şikayette bulunduğu olayı diğer somut delillerle desteklemesi, sanık aleyhine, mağdur lehine davanın sonuçlanmasına yol açabilecektir.
7- Mağdurun Direnme/Yardım İsteme İmkanı Olan Hallerde Bu İmkanı Kullanıp Kullanmadığı
Cinsel istismar suçlarında başvurulan kriterlerden bir de, mağdurun direnme/yardım isteme imkanını kullanıp kullanmadığıdır. Bunda önemli olan mağdurun imkanı olduğu ve bir baskı altında kalmadığı halde yardım istememesi, ciddi bir zarar göreceği endişesini taşımayı gerektiren bir durum olmadığı halde direnmemesidir. Mağdurun direnme imkanını kullanıp kullanmadığı meselesi her somut olay açısında ele alınmalıdır.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi bir kararında, “sanığın kucaklayıp yatak odasına taşıdığı mağdurenin komşuların duymasını sağlamak için oda kapısının camını kırıp yüksek sesle yardım istediği, mağdurenin ciddi olarak direnmesi ve kapıya gelen komşuların bağırması üzerine sanığın eylemini tamamlayamadan bırakmak zorunda kaldığı olayda, kastın cinsel saldırı olacağını kabul etmiş, direnme beyanını doğru kabul etmiştir.)
Mağdur Beyanının Delil Değeri
Genel olarak mağdurun beyanı, yargılamalarda bir delil olarak kullanılabilmektedir. Ancak mağdur beyanının delil değeri; iddianın mantığa ve yaşamın olağan akışına uygunluğu, mağdurun itibarlı kişiliği, beyanın tutarlılığı, suçlamayı bulunmayı gerektiren bir durumun olup olmadığı ve diğer delillere bağlıdır. Yukarıda açıklanan cinsel suçların ispatında (cinsel saldırıda ispat vs) önemli kabul edilen kriterlerin hepsi mağdur beyanının delil değerini etkilemektedir.
Yargıtay’ın yerleşik kararlarıyla getirilen bu kriterler suçun ispatı açısından önem taşımaktadır. Yasada sayılan diğer suçlar yanında, çocuğun cinsel istismarı suçları da sık sık tutuklama kararı verilebilen önemli suçlardandır.Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir kararında, nüfusu 100.000’i aşan ilçe merkezinde onlarca kasap var iken mağdurenin et almak için sanığın arabasına binerek mezbahaneye gittikleri iddiası samimiyetten uzaktır demektedir.