Asliye Ceza Mahkemesinin Görevleri Nelerdir?
Asliye ceza mahkemesinin görevleri, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanunu’nun 11. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili yasa maddesine göre, kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.
Asliye Ceza Mahkemesi Nerede Kurulur?
Türkiye'deki asliye ceza mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir.
Asliye ceza mahkemesinin kuruluşu kanunla düzenlenmiştir. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanunu’nun 15. maddesine göre, ceza mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarıdır.
Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan sulh veya asliye ceza mahkemelerinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
Coğrafî durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir ceza mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.
Asliye ceza mahkemeleri bulundukları il veya ilçenin adı ile adlandırılır. İl ve ilçede ihtiyaç durumuna göre göre birden fazla kurularak numaralandırılırlar.
Asliye Ceza Mahkemesi Nasıl Kurulur?
Asliye ceza mahkemesinin kuruluşu ve yapısı 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanunu’nun 9. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ceza mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafî durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur. Asliye ceza mahkemeleri tek hâkimlidir. Asliye ceza mahkemesinde, bir de Cumhuriyet Savcısı iddia makamı olarak yer almaktadır.
Asliye Ceza Mahkemesinde Yargılama Ne Kadar Sürer?
Asliye ceza mahkemelerinde yargılama süresi, görülen davanın özelliklerine göre değişim göstermektedir. Davanın dayanağı olan somut olayın özellikleri, suçun niteliği, taraf sayısı, yargılamada toplanacak kanıtlar ile toplama sürecine ilişkin hususlar, davanın nerede görüldüğü davanın süresinde etkili olmaktadır.
Yeni yapılan yasal düzenlemeye göre, asliye ceza mahkemeleri iddianameyi kabul edip tensip zaptı hazırladıkları evrede aynı zamanda hedef süre formu hazırlamaktadırlar. Hedef süre formu, olağan koşullarda asliye ceza mahkemesi hâkiminin öngördüğü süreyi ifade etmektedir.
Uygulamada bu sürenin genelde 365 gün olarak belirlendiğini görmekteyiz. Fakat bu süre kesin ve belirleyici bir süre olmayıp yargılama sürecinde daha az ya da daha uzun olabilmektedir. Fakat sonuç olarak asliye ceza mahkemesi dava süresi, büyük şehir-küçük şehir, il-ilçe olarak değişmekle birlikte en kısa altı ay olarak düşünmek gerekmektedir.
Hangi Suçlar ve Davalar Asliye Ceza Mahkemesi Kapsamına Girer?
Sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işler, asliye ceza mahkemelerinin görevi kapsamındadır.
Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına giren suçlar, on yıl veya daha az hapis cezası ile adli para cezasını gerektiren suçlardır.
Asliye Ceza Mahkemelerinin Verdiği Kararlara İtiraz
İtiraz kanun yolu, asliye ceza mahkemelerinin davayı sonuçlandırmayan bazı ara kararlarına karşı başvurulabilecek bir yoldur. Adli kontrol ve tutuklama kararlarının tesisi, devamı ve kaldırılması kararlarına karşı itiraz başvurusu yapmak mümkündür.
Ayrıca asliye ceza mahkemesinin yargılama sonunda verdiği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı da itiraz kanun yoluna başvurmak mümkündür. İtiraz süresi, kararın öğrenilmesinden (duruşmada kararın yüze okunmasıyla) veya tebliğinden itibaren 7 gündür.
İtiraz kural olarak itiraza konu kararı veren makama, Kanun’un ayrıca hüküm koymadığı hâllerde ilgililerin kararı öğrenmesinden itibaren 7 gün içinde yazılı olarak yapılabileceği gibi tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle de yapılabilir. Bu durumda tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar.
Şüphesiz burada söz konusu olan itiraza konu olan kararı veren makam nezdindeki zabıt kâtibidir. Kanun’da itiraz gerekçelerinin gösterilip gösterilmemesi hususunda bir hüküm yoktur. Dilekçede itiraz nedenlerinin gösterilmesinin itirazın tetkikini kolaylaştırması bakımından yararlı olacaktır. Asliye ceza mahkemesinin kararına itiraz edilmesi halinde yapılacak inceleme yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine aittir.
Asliye Ceza Mahkemesinin Verdiği Kararlara Karşı İstinaf Kanun Yolu
Asliye ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı dışındaki tüm hükümlerine karşı da istinaf yoluna başvurmak mümkündür.
Asliye ceza mahkemesi kararlarına karşı istinaf süresi kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gündür. Karar, sanığın yokluğunda verilmişse bu süre tebliğ ile işlemeye başlar.
İstinaf başvurusu kararı veren mahkemeye verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Beyanda bulunulması halinde tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onayladıktan sonra başvuru yapılmış sayılır.
Asliye ceza mahkemelerinde yargılama neticesinde verilen 3.000 TL ve bu miktarın altındaki adli para cezasına ilişkin hükümler aleyhine ve üst sınırı 500 günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlar nedeniyle verilen beraat kararlarına karşı istinaf yoluna gidilemez, bu kararlar kesin hüküm niteliğindedir.
Yargıtay Kararları
Sanığın hırsızlık yapmak üzere girdiği evde katılan ve eşinin eve gelmesiyle üzerinde çaldığı bir kısım eşyayla birlikte kaçmak üzere mutfak penceresine gittiğinde katılan K. D.’nin bahçeden mutfak penceresinin önüne giderek sanığın evden çıkmasına engel olmaya çalıştığı ve olay günü alınan beyanında sanıkla bir süre boğuştuklarını ifade ettiği gözetildiğinde, sanığın eyleminin TCK’nın 149/1-d-h maddesinde düzenlenen nitelikli yağma suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Asliye Ceza Mahkemesince 5271 sayılı CMK’nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla hüküm kurulması kanuna aykırıdır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 29.03.2016, 2015/13 E. 2016/147 K.)
---------------------------
Taksirle yaralama suçundan sanık hakkında İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesince CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Sanık müdafinin itirazı üzerine, İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesince 03.11.2015 tarih ve 2015/1289 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildikten sonra, sanık müdafince itirazın reddine dair verilen kesin nitelikteki karar temyiz edilmiştir. Bunun üzerine İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesi 07.12.2015 tarihli ek kararı ile temyiz isteminin reddine dair karar verilmiş ve bu karar sanık müdafince temyiz edilmiş ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı yapılan itiraz üzerine mercii tarafından verilen kararın kesin nitelikte olup bu karara karşı temyiz yasa yoluna gidilemeyeceği, temyiz isteminin reddine dair İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.12.2015 tarihli hukuki değerden yoksun ek kararın da temyizinin mümkün olmadığı değerlendirilerek dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine karar verildi. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 14.06.2016, 2016/3438 E. 2016/10151 K.)